Gürcü Epigrafisi* - Fevzi Çelebi (Çelebadze)

Kategoriler
/
Türkiye'de Gürcü Sanatı
/
Gürcü Epigrafisi* - ...

Gürcü Epigrafisi* - Fevzi Çelebi (Çelebadze)

Yeryüzünde konuşulan 3000 civarında dile rağmen 192 ülke bulunmakta ve yalnızca 14 yazı sistemi kullanılmaktadır. Ülkemizde kullanılan Latin, çevremizdeki Arap ve Kiril alfabeleri yakından tanıdıklarımızdır.


Yeryüzünde konuşulan 3000 civarında dile rağmen 192 ülke bulunmakta ve yalnızca 14 yazı sistemi kullanılmaktadır. Ülkemizde kullanılan Latin, çevremizdeki Arap ve Kiril alfabeleri yakından tanıdıklarımızdır. Gürcü alfabesi de yeryüzündeki 14 alfabeden biri olarak Güney Kafkas dillerinin ortak alfabesidir. 

Epigrafi: Taş ve diğer dayanıklı, sert maddeler üzerine yazılmış kayıtları inceleyen yazıtlar bilimidir. Yunanca kaydetmek anlamına gelen Epigraphein fiilinden türemiş bir kelimedir. Yazıt bilimi olarak da adlandırılır. Ve birçok dile ait en eski yazılı belgeler bu şekilde kaydedilmiştir.

Gürcü alfabesinin kökeni ile ilgili farklı görüşler bulunmaktadır.

Yazı sistemlerinin ilk örnekleri Mezopotamya’da çivi yazısı, Mısır’da hiyeroglif şeklinde ortaya çıkmış ve değişim göstererek yayılmıştır. Gürcülere ait yazılı en eski örnekler de muhtemelen bu formlarda olmalıdır. Saptanabilen bu tür örnekler henüz okunamamıştır.

Gürcü kroniği Kartlis Tskhovreba’ya (Kartli’nin Yaşamı) göre Gürcü yazısının ortaya çıkışı Kartli devletinin kurulduğu döneme M.Ö. 4-3. yüzyıllara tesadüf ediyordu. Tarihçilere göre Kartlos’un neslinden gelen Kral Parnavazi (yk.İÖ 335-237), Gürcü alfabesini oluşturmuştu. Ancak bu veri bulgu ile teyit edilememektedir. 

Kartli Kralı Parnavazi Gürcü alfabesini teşkil etti veya eski alfabeyi tadil etti.

Ermeni alfabesini vücuda getiren Aziz Mesrop’un (350-440) ayni zamanda Gürcü alfabesini de geliştirdiğine dair bir sav bulunsa da, Azizin yaşadığı dönemde bilinen ilk Gürcü alfabesinin hayli ileri düzeyde olması ve erken örneklerinin de bulunması, ikinci alfabenin de Azizin ölümünden çok sonra ortaya çıkması sebebiyle dikkate alınmamaktadır. Başka bir görüş Gürcü alfabesinin, Yunan alfabesinin etkisi altında bulunan Hıristiyan misyonerler tarafından Arami alfabesinden geliştirildiğidir. 

Büyük İskender’in İran’ı fethinden sonra kullanımdan kalkan Zend alfabesi ile de Gürcü alfabesinin benzerlikleri vardır. M.Ö. 4. yüzyılda Kral Parnavazi döneminde İran’da bu alfabe kullanılmaktaydı. Birçok harfte yakınlık olmasına rağmen Gürcü yazısı soldan sağaydı. 

Hıristiyanlığın 1. yüzyılda havariler aracılığı ile Gürcistan’a girdiği rivayet edilmektedir. 326 yılında da Azize Nino’nun çabalarıyla Gürcü devletinin resmi dini Hıristiyanlık olmuştu. Putperestlikle mücadelenin başlaması ile Hıristiyanlık öncesi eserler tahrip edildi. Böylece eski Gürcü yazısına ait örnekler de yok edilmiş oldu.

Gürcüler tarihi sıralamalarıyla; M.Ö. 4. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülen Asomtavruli (Baş harfler), 9. yüzyıldan sonra Asomtavruli’den türetilerek kullanılmaya başlanan Nuskhuri ve 11. yüzyılda Nuskhuri’den geliştirilip günümüze dek kullanımda olan Mkhedruli olmak üzere üç alfabe kullandılar. Bu alfabelerin eş zamanlı olarak kullanıldıkları dönemler de mevcuttur. Nuskhuri günümüzde dini metinlerin yazımında halen kullanılabilmekteyken, Mkhedruli devlet işlerinde kullanılan bir alfabe durumundadır.

Gürcü yazısının günümüze bilinen ilk şekli “Asomtavruli / Baş harfli” yazı sistemidir. Bu yazı harflerinin şekillerine istinaden “Mrglovani / Yuvarlak” olarak da adlandırılır. 38 harften oluşan ve soldan sağa olan yazı sisteminde aynı boyda olan harfler çizgilerin ortalarında yer alır ve alta ya da üste taşma yapmaz. Günümüze ulaşan ilk örneklerinin I. yüzyıla ait olduğu düşünülen sistem 9. yüzyıla kadar alternatifsiz kullanılmıştır.

Gürcü yazısının gelişimi el yazmalarına doğru ağırlık kazanmaya başlayınca yeni bir boyut kazandı. Asomtavruli alfabesi ile birlikte, 9. yüzyıldan itibaren Khutsuri/Nuskha da denilen ve daha süratle yazılabilen harf sistemi ortaya çıktı. Bu sistemde harflerin boyutlarında değişiklik olduğu gibi satır altı ve satır üstlerine de kaymalar gözleniyordu. 11. yüzyıla kadar yoğun kullanılan bu alfabe ile el yazmalarının yanı sıra epigrafik eserler de verildi.

11. yüzyılda Mkhedruli alfabesi oluşturuldu. 14. yy.’da son şeklini alarak günümüze kadar kullanılagelen bu alfabe ilk şeklinden beş harf eksik olarak 5’i sesli 28’i sessiz toplam 33 harften ibarettir.

Yeryüzündeki yazı sistemlerinin en eskilerinden olan Gürcü yazı sistemine ait epigrafik eserlere günümüz Gürcistan’ında olduğu gibi Gürcistan dışındaki ülkelerde de rastlanabilmektedir. Özellikle Kuzeydoğu Anadolu yüzyılların getirdiği tabii ve insani tahribata rağmen bu hususta ilgi çekici yapıdadır. Bölgede yapılacak araştırma ve incelemelerle şu ana kadar tespit edilememiş eserlere de rastlamak mümkün olacaktır. Verilen üç yazı sisteminin dışında bir takım işaret, sembol ve damgalar da dikkate alınmalıdır.

"I. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar Gürcistan’ın çeşitli yerleşim bölgelerindeki örneklerin yanı sıra, Artvin, Yusufeli, Erzurum, İspir, Uzundere, Ani Kağızman ve çevre yerleşimlerde de Gürcü Epigrafisine ait örnekler mevcuttur. Erken dönemde Beytüllahim, yakın dönem örneklerinde ise İnegöl ve Düzce ve Fereydan örnekleri verilebilir"

 

*24 Nisan 2011-Adapazarı / SAKARYA (Deda Ena Konulu Panelin sunum özeti)

Kategorideki Diğer Yazılar