Türkiye Gürcüleri Sabah Gazetesine Tepki Gösterdi

Kategoriler
/
Sorunlu Bölgeler
/
Türkiye Gürcüleri Sa...

Türkiye Gürcüleri Sabah Gazetesine Tepki Gösterdi

Türkiyeli Gürcü dernek ve kuruluşları, 10 Kasım 2016 günü ilk kez yayınlanan “Sabah Gazetesi Abhazya” ekinden dolayı tepkilerini dile getirdiler.


Türkiyeli Gürcü dernek ve kuruluşları, 10 Kasım 2016 günü ilk kez yayınlanan “Sabah Gazetesi Abhazya” ekinden dolayı tepkilerini dile getirdiler. “Sabah Gazetesi Abhazya” Sabah gazetesinin eki olarak yayınlandı. Türkiye’deki Gürcü kuruluşları ortak bir metin hazırlayarak Türkiye Dışişleri Bakanlığına ve Sabah Gazetesine gönderdi. Gazete bölgesel olarak Kocaeli, Sakarya, Düzce ve Zonguldak illerinde yayınlandı. Türkiye’den 16 adet Gürcü kuruluşunun ortak tepkisini ve taleplerini içeren beş sayfalık mektubun bir nüshası da bilgi için Gürcistan Ankara Büyükelçiliğine gönderildi. Yasal olarak Gürcistan toprağı olmasına, fiilen ise Rusya işgali ve kontrolü altında bulunmasına rağmen Türkiye’de buna aykırı propagandalara yer veriliyor. Abhazya’da Gürcülere etnik temizlik uygulandığı biliniyor. Abhazya’da öldürülen, etnik temizliğe maruz kalan, evlerinden sürülen yüz binlerce Gürcü’nün acısının hiçe sayılması, Gürcistan coğrafyasını tanıyanların tepkisine neden oluyor. Yazının tamamını aşağıda sunuyoruz.

***

(Sabah Gazetesine, Türkiye Dışişleri Bakanlığına ve Gürcistan Ankara Büyükelçiliğine dağıtımlı)

                                                                                                                      ............................... 

İçinde bulunduğumuz çağ türlü adaletsizlik ve zulümlerin zirveye ulaştığı, bunların müsebbibi ve/veya faili olan değişik isim ve sıfatlara sahip emperyallerin ise maşalarını öne çıkarmak sureti ile retorik biçimde güçlü araçları ve imkânlarını kullanarak gerçek resmi gizlemeyi başarıp, toplumları istedikleri gibi yönlendirdiği bir dönemdir. Zaman zaman ise bu hiç çekinmeden, maşaların isimlerini öne çıkarmadan, pervasızca, insanların gözü önünde, güç kullanarak, kan dökülerek yapılabilmektedir. Tıpkı 2014 yılında Kırım’da Rusya’nın yaptığı gibi.

Biz Türkiyeli Gürcüler Türkiye ve dünyada yaşanan gelişmeleri izlerken kendi anavatanımız Gürcistan ve onun sorunlarını da unutmuş değiliz. Türkiye ve tüm vatandaşları için istediğimiz iyilik, barış, huzur ve refahı Gürcistan’ın tamamı ve tüm halkları için de istiyoruz. Türkiyeli Gürcü kuruluşlarının imzasını taşıyan 10.10.2016 tarihli yazımızda Türkiye’nin uluslararası anlamda en iyi ilişki içerisinde bulunduğu ülkenin anavatanımız Gürcistan olmasından duyduğumuz memnuniyeti dile getirmiş ancak Türkiye’nin resmi olarak beyan ettiği dostluk ve iyi komşuluğun aksine, Türk resmi makamlarının bazı temsilcileri ile Gazeteciler Cemiyeti temsilcisinin Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü ve uluslararası hukukun kabul ettiği egemenlik haklarını ihlali ve Abhazya’da (Apkhazeti) etnik temizliğe maruz kalan, evlerinden sürülenlerin acısını hiçe sayan kanunsuz ziyaretleri ile tanınmayan o cumhuriyetten gelen sözde resmi kişileri kabullerinden duyduğumuz rahatsızlığı içeren bu yazıyı Türk Dışişleri Bakanlığına, yazıya konu ziyaretin failinin görevli olduğu ilgili belediyeye ve bilgi mahiyetinde de Gürcistan Ankara Büyükelçiliğine göndererek gereğinin yapılmasını istemiştik.

Ancak görüyoruz ki uluslararası hukukun ve komşu haklarının ihlali, dezenformasyon ve hatta çifte standart tüm hızı ile sürmektedir. Biz şu prensibe inanıyor ve destekliyoruz ki; Türkiye son günlerde daha çok dile getirdiği Avrupalılardan kendisi için hangi saygıyı, neyi talep ediyor, ne istiyorsa kendisi de başkalarına aynı saygıyı göstermeli, başkalarından istediği her şeyi kendisi de yapmalı, bu konuda çifte standart uygulamamalıdır.

Öğrenmiş bulunuyoruz ki Türkiye’nin büyük medya kuruluşlarından biri olan Sabah Gazetesi eki olarak “Sabah Abhazya Gazetesi” Türkiye’de aylık periyodik yayın hayatına başlamış bulunuyor. Yayın politikası ve içeriği incelendiğinde tamamen siyasi içerikli, Türkiye’nin komşusu ve dostu, Türkiye Gürcülerinin de gönül bağı olan anavatanları Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü ihlal eden, esasen Rus işgali altında bulunup hukuken Gürcistan toprağı olan Abhazya’nın Gürcistan’dan koparılışını normalleştiren bir yaklaşımın hâkim olduğu, bölgede doksanlı yılların başlarında cereyan eden ve tamamen Rusya projesi olan, Rusya’nın yönettiği ve kendi güdümündeki bir kısım Abaza ve Gürcü’yü de yazdığı senaryoya uygun biçimde kullandığı olayların sonucunda Gürcülerin etnik temizliğe uğramış olmasının, yüz binlerce Gürcü’nün evlerinden, yurtlarından sürgün edilmesinin göz ardı edildiğini, onların hak, hukuk ve acı hatıralarının hiçe sayıldığını görmekteyiz. Sabah Gazetesi yönetimine ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkililerine hatırlatmak isteriz ki 1998 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konseyi, Abhazya’da Gürcülere etnik temizlik uygulandığını kabul etmiştir. 2006’da Lahey Savaş Suçları Mahkemesi, Gürcistan’dan bu konudaki belgeleri istemiş olup Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 15 Mayıs 2008’de Abhazya'da Gürcülere etnik temizlik yapıldığını ve göç ettirilen kişilerin evlerine dönmesi gerektiğini kabul etmiştir. Şu anda dahi Abhazya sınırları içerisinde yaşayan on binlerce Gürcü baskı, zulüm ve kovuşturmaya uğramakta, zor ve ağır şartlar altında hayatta kalmaya çalışırken Rus şemsiyesi altındaki Abaza ve Ermeni katillerin kontrol noktalarında silahsız Gürcülere yönelik işlediği cinayetlerin kamera görüntüleri dahi bizim de takip ettiğimiz Gürcistan basınına yansımaktadır. Bunun bir örneği de Türkiye’den gitmiş birinin askeri üniforma giymiş silahlı oğlunun 21 Mayıs 2016 tarihinde yanındaki diğer kişi ile birlikte Hurça (ხურჩა) Köyünde sözde sınırı da geçerek sivil ve silahsız Giga Othozoria’yı yere yatırarak kafasına kursun yağdırıp öldürmesidir. Ne sözde Ahbazya yönetimi ne de onları şemsiyesi altında tutan Rusya, benzer tüm olaylarda olduğu gibi bu konuda da gerekeni yapmamış, suçluyu korumuştur. Rusya’nın sınır diye Gürcistan’ın ortasına çektiği tel örgülerin olduğu başka bölgelerde yaşayan sivil köylü vatandaşlar, özellikle de Tskhinvali bölgesini ayıran yerlerden Rus askerleri tarafından kaçırılıp hapsedilmeye bugün de devam edilmektedir. Ardı arkası gelmeyen bu kriminal olaylar medeniyetten, hümanizmden ve saygıdan uzak kötü komşu Rusya’nın eseri olup büyük Türkiye’nin bile Kırım’ı işgali karşısında çaresiz ve sessiz kaldığı dev güç Rusya’ya karşı küçük Gürcistan diplomatik mücadelesini sürdürmeye ve ayakta kalmaya çalışmaktadır.

Çifte standardın tam olarak da burada olduğunu vurgulamak istiyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye kendi topraklarını elinde tutmak, bölünmemek için her gün evlatlar kaybetmekte, büyük güç ve enerji sarf etmekte, bölücü olarak gördüğü kuruluş ve yayın organlarının yurt dışındaki faaliyetlerine de sesini yükseltip tepki vermektedir. Türkiye komşu Suriye’de bile farkına vardığı demografik yapı değiştirme çabalarına karşı çıkmaktadır. Çünkü Türkiye görünen düşmanlarının maşa olduğunu düşünmekte, onların arkasında ve hatta içinde büyük güçler olduğuna inanmaktadır. Gürcistan için de benzeri durum söz konusudur. Mesele Gürcistan’ı işgal altında tutmak isteyen güçlerle, özellikle de Rusya ile alakalı olup Abhazya’nın bağımsızlığı küçük Abhazya’dan daha büyük bir yalandır. Hal böyle iken, Türkiye içerisinden de komşu ülke bölücülüğüne soyunmuş olanların sesi olacak yayınların üstelik gerçeğe aykırı biçimde yayılmasına müsaade edilmesinin çifte standart olduğunun, bunun da ötesinde biz Gürcü kuruluşlarının ve eminiz ki Gürcistan coğrafyasına vakıf olan Gürcü olmayan kişilerin de rahatsızlık duyduğunun altını çizmek istiyoruz.

Sabah Gazetesinin bu yanlıştan bir an önce dönmesinin yararlı olacağını, hatta Gürcistan’dan ve Gürcistan’ın Abhazya (Apkhazeti) Bölgesinde Gürcü olsun veya olmasın masum olup öldürülen herkesin ailesinden ve aynı zamanda sürgün edilmiş, başka yerlerde yaşamak zorunda kalanlardan özür dilemesi, sorunun barışçıl yollardan çözümüne katkı sağlayacak ve Gürcülerin, esasen her şeyleri yok olmakta olan Abazaların ve de Abhazya ile birlikte Gürcistan’ın yararına olacak yayın politikası yürütmesini istiyoruz.

Esasen Abaza kültürü ve dilinin içinde bulunduğu vahameti Sabah Gazetesi yöneticilerinin ve başkalarının da bilmesi açısından şu hususu belirtiyor ve soruyoruz; Abhazya’da Abazaca bir tek gazete bile yoktur! Abhazya’da Abhazlar Rusça gazete okurken Türkiye’de ise Türkçe “Sabah Abhazya Gazetesi” yayınlanıyor. Hani nerde Abazaca? Aklı başında Abaza kardeşlerimizin bunu sorguladıklarını ve kendi aralarında müzakere ettiklerini, kendi dillerinin gelişimi ve kültürleri için talepleri olduğunu da duyuyor ve onları anlıyoruz.

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi Abhazya bağımsız falan değildir! Bu bir propagandadan ibarettir ve her ne hikmetse Türkiye son iki ayda Rusya ile yakınlaşınca birden yine Rusya’nın her istediği Türkiye’de olmaya başlamış olup bu durum dikkatimizden kaçmamaktadır. Gürcistan’daki iki Rus üssünden biri olan Abhazya konusunda (diğeri sözde Güney Osetya diye bilinen Tskhinvali) Rusya istediği gibi hareket etmekte ve güçlü biçimde finanse ettiği Abhaz diasporasını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmektedir. Rusya Gürcistan’daki varlığını güçlendirmek, Gürcistan’ı yutmak veya en azından baskı altında tutup istediğini yaptırabilmek için Abhazya ve Tskhinvali (sözde Güney Osetya) Bölgelerindeki varlığını pekiştirmekte ve Türkiye kamuoyunu da buraların bağımsız olduğu yalanına inandırmak istemektedir. Amiyane tabirle bağımsız olduğu size yutturulmaya çalışılan Abhazya ile ilgili Rusya’nın ve Abaza diasporasının gizlediği bazı gerçekleri kısaca aşağıda bilginize sunmak istiyoruz:

-Abhazya’nın nüfusu şu anda sadece 200 bin kişidir. Bunun sadece 60 bini Abaza olup demografik yapı Ermenilerin lehine dönmüş, birçok alanda kontrol ellerine geçmiştir.

-Gazeteler Rusça yayın yapmakta olup başkent Sokhumi sokaklarında günlük konuşma dili dahi artık Rusçadır.

-Abhazya’da eğitime ilkokul dördüncü sınıftan sonra Abhazca devam edilememektedir, bu dil daha fazlasına yetmemektedir.

-Abhazya’nın kendine ait parası yoktur, Rus Rublesi kullanmaktadır. Bütçesini de Rusya sağlamaktadır.

-Kendi başına karar alamamakta olup her şeyi Rusya’ya onaylatmak zorundadır. Rusya Abhazya’da tüm inisiyatifi elinde tutmakta, Başkanını dahi istediği zaman görevden alıp yenisini atamaktadır. Şimdiki yönetici Raul Hacimba da böyle göreve gelmiştir.

-Abhazya bir Rus üssü konumundadır, Rus ordusunun yerleşim alanıdır, Rus S-300 füzelerinin yönü de Türkiye’ye çevrilidir.

-Tüm Abhazya vatandaşları Rus pasaportu da taşımaktadır.

-Abhazya’nın bağımsızlığını Rusya ve onun iki uydusu dışında kimse tanımamaktadır,

-Abhazya’nın halkı sürgün edilmiş, evlerine el konulmuş, demografik yapı değiştirilmiştir.

Rusya tarafından Gürcistan’dan fiilen koparılmış olan Abhazya’nın (Apkhazeti) hukuken Gürcistan toprağı olması bu günkü bir konu değildir. Abhazya Gürcistan demektir, hatta Gürcistan Abhazya’dan başlar! Hukuken Gürcistan’a ait olan Apkhazeti’nin tarihsel açıdan da Gürcistan toprağı olduğunun anlaşılması bakımından, Türkiye kamuoyunun bilmediğinden emin olduğumuz, belki sizlerin de bilemeyeceğinizi düşündüğümüz tarihsel gerçeklere kısaca değinecek olursak;

Bugünkü Abhazya’nın başkenti olan Sokhumi (სოხუნი) esasen bir Megrel kenti olup, o zamanlar her ikisi de Gürcistan sınırları içerisinde olan Abhaz Eristavlığının değil Samegrelo Eristavlığının liman kenti olma özelliğini Yeni Çağa kadar sürdürmüştür. Sohum veya Sokhumi adı da Tskhumi’den gelmektedir. Bu isim dahi Gürcücedir. Bölgeyi ele geçiren Osmanlılar Tskhumi (ცხუმი) adını doğru telaffuz edemedikleri için Sohum şeklinde telaffuz etmiş, daha sonra da şehrin asıl sahiplerinin diline de Gürcüce’deki –i son eki eklenmek sureti ile bu form yerleşmiş ve Tskhumi artık Sokhumi olmuştur.

Bu günkü Abhazya’nın başkenti konumunda olan güzel şehir, fakat bir o kadar da bakımsız, yorgun Sokhumi bir zamanlar Karadeniz’in incisi ve Abhaz değil Megrel kenti idi. Cenevizlilerin Karadeniz’deki birkaç ticaret kolonisinden biri olan Sokhumi 16. Yüzyıla ait Ceneviz denizcilik haritalarında “Porto Mengrello” olarak geçmektedir. 1354 yılında Cenevizlilere Sokhumi’de ticaret kolonisi kurma iznini veren Samegrelo Eristavı II. Giorgi Dadiani, bu yetkiyi bağlı bulunduğu Gürcistan Kralı IX. Davit’ten (1340-1360) almıştır.

Daha eski çağlarda da Abhazya her zaman Gürcistan’ın içinde yer almıştır. VIII.-X. Yüzyıl arasında hüküm süren Egrisi-Abkhazeti Krallığının başkenti ise bu günkü Kutaisi, resmi dili Gürcüce, ibadet dili dahi Gürcücedir. Abhaz-Egrisi Krallığı Gürcistan’ın önemli bir bölümünü, hatta Doğu ve Güneybatı Gürcistan’ı dahi kapsar. Tarih daha sonra bu coğrafyada Birleşik Gürcistan Krallığı olarak devam eder. Egrisi-Abhaz Krallığı dönemde bu günkü Abhazya’da yapılan kiliselerin üzerinde ve tüm tarihi eserlerde yazıtlar da Gürcüce olup bugün bazı kesimler tarafından bu durum gizlenmeye çalışılmaktadır. Bugünkü Abhazya o dönemde Gürcü kültürünün önemli bir merkezidir. VIII.-X. Yüzyıl arasında hüküm süren ve bu günkü Abhazya’dan daha geniş olan Abhaz-Egrisi Krallığı kendisinden önceki Kolheti adlı Batı Gürcistan Krallığının devamı sayılır. Kolheti’ye gelince o da belli dönemlerde İberia (Kartli) krallığının içinde yer almış bir bölge, belli dönemlerde de bir Batı Gürcistan Krallığı olarak yaşamıştır. Şunu da kısaca ifade etmek gerekir ki, 1864 yılında Rusya tarafından lağv edilen Abhaz Prensliğinin son prensi Mihail Şervaşidze’nin (Çaçba) Rusya İmparatorluğu ile yaptığı anlaşmanın metni bile kendi yazışma dilinde, en iyi bildiği dilde, Gürcücedir.

Bu kısa tarihsel notlar Abhazya’nın sadece bugün değil tarihsel açıdan da Gürcistan’ın bir parçası olduğunu ifade etmek için verilmiş kısa bilgilerdir.

Günümüze gelecek olursak; biliniz ki tüm bu olumsuzluklar Gürcistan’ın Rusya’dan kopup Türkiye’nin de dâhil olduğu batı dünyasına yaklaşmak istemesinin, Rusya’nın ise Güney Kafkasya’yı terk etmek istemeyişinin neticesidir. Yine bilinmelidir ki bir gün şartlar değiştiğinde Gürcistan belki de gerekli mutabakatları sağlayarak tüm bu sorunları aşıp kendi toprak bütünlüğünü yeniden ve barışçıl yollarla sağlayacak, topraklarında yaşayan Gürcü olan-olmayan herkes için huzuru tesis edecektir. Bu gerçekleştiğinde bugün işgal altında bulunan Abhazya ve Tskhinvali Bölgeleri dışındaki Gürcistan topraklarında halen devem ettiği gibi Gürcü, Oset, Abhaz, Karapapak, Ermeni v.d. vatandaşlar kendi etnik kimlikleri ve kültürleri ile kendi okullarında ve kendi dillerinde eğitim alarak yan yana, üstelik Ruslaşmadan ve kardeşçe yaşayacaklardır.

Mesele Türkiye’de yaşayan Abaza kökenli vatandaşların dil ve kültürlerine yönelik ihtiyaçlarının, bağlılık hissettikleri o coğrafya ile ilgili ilişkilerinin geliştirilmesi değildir. Öyle olmuş olsa onları en iyi anlayacak olanlar bizleriz. Şu da tarafımızdan bilinen bir gerçektir ki Abaza dili ve kültürü yukarıda argümanlarını da verdiğimiz gibi Abhazya’da değil, esasen Türkiye’de oraya kıyasla daha iyi yaşamaktadır. Abhazya’da hâlihazırdaki durum devam ettiği takdirde belki burada kısmen bir süre daha yaşamaya devam edecek olan Abaza dili ve kültürü Abhazya’da kısa sürede tamamen yok olacak, kendilerinin lanse ettiklerinin aksine sayıları orada son derece azalmış ve bugün dillerini dahi yeterli düzeyde konuşamayan Abazalar tamamen Ruslaşacaklar, Abhazya da bir zamanlar Gürcistan kenti olan Soçi gibi Artık bir Rus toprağı olma yolunda yeni bir adım daha atmış olacaktır.

Tüm bu açıklamalar ışığında bizler, Türkiye Devletinin, tüm kurum-kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin, Türk medyasının temsilcilerinin kendilerine yapılmasını istemedikleri şeyleri başkalarına da yapmamalarını, komşu ülke bölücülüğü yapmak anlamına gelecek tutum, davranış ve eylemlerden kaçınmalarını, bir yayın, girişim, faaliyet v.b. yapılması durumunda gerek Türkiye’de yaşayan tüm kardeşlerimiz, gerekse Gürcistan ve tüm halkları için yarar getirecek faaliyetler içinde bulunmalarını, insanlığa, barışa, huzura, adalete katkıda bulunmalarını, buna aksi davranış gösterenlere karşı gerekli tedbirlerin alınarak yaptırımların uygulanmasını, uluslararası ve ikili anlaşmaların gereğinin de yerine getirilmesini istiyoruz. Sabah Gazetesi yönetiminin de yaptığı bu yanlıştan kısa sürede dönerek bu hatayı telafi edecek yeni ve doğru adımlar atmasını veya yukarıda ifade ettiğimiz gibi Gürcü olsun veya olmasın masum olup öldürülen herkesin ailesinden ve aynı zamanda sürgün edilmiş, başka yerlerde yaşamak zorunda kalanlardan özür dilemesi, sorunun barışçıl yollardan çözümüne katkı sağlayacak ve herkesin yararına olacak yayın politikası yürütmesini istiyoruz. 13/11/2016

 

İMZALAYAN KURULUŞLARIN İSİMLERİ VE İRTİBAT TELEFONLARI:

Beykoz Batum ve Havalisi Gürcü Kültür Yardımlaşma Derneği-0532 583 45 21

Bursa Batum ve Havalisi Kültür Yardımlaşma Derneği-0555 877 18 78

Gölcük Kafkas Kültür ve Dayanışma Derneği-0532 497 49 37

Gurcu.org internet sitesi-0532 260 38 64

Gürcü Kültür Evi Derneği-İstanbul- 0212 212 98 14 – 0530 281 65 08

Gürcü Kültür Merkezi Derneği-İstanbul- 0532 286 92 82

Gürcü Sanat Evi-İstanbul- 0532 676 24 73 – 0533 384 25 42

Hayriye Köyü Gürcü Kültür ve Turizm Derneği – İnegöl – 0549 430 90 30

Hendek Batum ve Havalisi Kültür Derneği-Sakarya – 0532 554 13 50

İnegöl Kafkas Kültür ve Dayanışma Derneği – 0532 703 64 78

İznik Batum Kültür Derneği-0532 471 78 39

Kocaeli Kartvel Kafkas Kültür Derneği-0532 246 23 37

Muratbey Köyü Gürcü Kültürü Yaşatma Yardımlaşma ve Dayanışma Dern.-İnegöl- 0539 500 00 55

Orhangazi Kafkas Kültür Derneği- 0532 411 07 88

Türk Gürcü Eğitim ve Kültür Vakfı – İstanbul – 0530 784 66 76

Ünye Acara Gürcü Dostluk ve Kültür Derneği – 0532 313 10 52

 

DAĞITIM:

-Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığına-Dr. Sadık Ahmet Cd. No:8 Balgat-Ankara

-Sabah Gazetesi-Barbaros Bulvarı, No:153, Cam Han, Kat 5, Beşiktaş-İstanbul

-Gürcistan Ankara Büyükelçiliği-Diplomatik Site, Kılıç Ali Sokak, No:12 Oran-Ankara (Bilgi İçin)

Kategorideki Diğer Yazılar