XVII. Yüzyılda Apkhazeti – Doğu Bölgesinin Kolonizasyonu

Kategoriler
/
Tarih & Coğrafya
/
XVII. Yüzyılda Apkha...
XVII. Yüzyılda Apkhazeti – Doğu Bölgesinin Kolonizasyonu

Stalin Lore'yi Ermenilere Nasıl Verdi - Caba Samuşia

Orconikidze ve Stalin Saingilo'yu Nasıl Hediye Etti - Caba Samuşia

Aqua Yani Abazaların Anavatanı Neresidir - I. Bölüm

Aqua Yani Abazaların Anavatanı Neresidir - II. Bölüm

XIV. Yüzyılda Sokhumi ve Apkhazeti – Abaza Kolonizasyonunun İlk belirtileri

XV. Yüzyılda Apkhazeti - Ülkenin dağılması ve sınır bölgelerindeki sorunlar

XVI. Yüzyılda Apkhazeti – Doğu Bölgesinin Kolonizasyonu

Hindistan’da Kraliçe Ketevani'nin bedenine ait parçalar bulundu

Eski Urartu: Eski Urartulular Kimdi?

Türkiye Cumhuriyeti İle Gürcistan Cumhuriyeti Arasında 1992 Yılında İmzalanan Dostluk, İşbirliği ve İyi Komşuluk Antlaşması

“Abhaz” Krallığı - Prof. Dr. Lia Akhaladze

Cakeliler

Gürcü Monofizitler

Taliban’ın dahi girmeyi göze alamadığı Afganistan’daki Gürcü yerleşimleri

Rusya Gürcistan İlişkileri Tarihi (Kısa)

Stalin Deyince Kimin Aklına Ne Geliyor? Erdoğan Şenol

Muhacirliğin Kısa Tarihi* - Malkhaz Çokharadze

Zviad Gamsakhurdia İran Kökenli Abhaz Yazara Ne Yazdı

Ermenilerden Artvin ve Çoruh Havzası İle İlgili Yalanlar!

Batumi tarihi

Prof. Dr. Zaza Tsurtsumia-Gürcistan’daki Rus “Yumuşak Gücü’nün” Tarihi (XIX-XX. Yüzyıl)

Sokhumi kenti hakkında 15. Yüzyılın ikinci yarısına ait eşsiz bir Avrupa kaynağı ortaya çıkarıldı

Arian Kartli-Soso Sturua

Apkhazeti’nin Gürcistan toprağı olduğunu gösteren yeni harita keşfedildi

16 MART 1921 MOSKOVA VE 13 EKİM 1921 KARS ANTLAŞMALARI SÜREÇLERİNDE BATUMİ

Ölümünün kırk üçüncü yılında unutulmayan Ahmet Özkan Melaşvili

XVII. Yüzyılda Apkhazeti – Doğu Bölgesinin Kolonizasyonu

Bugünkü Apkhazeti’nin büyük kısmı XVII. Yüzyılın ilk yarısında da Samegrelo sınırları içerisinde idi ve halkı da Gürcülerden oluşuyordu.


Bugünkü Apkhazeti’nin büyük kısmı XVII. Yüzyılın ilk yarısında da Samegrelo sınırları içerisinde idi ve halkı da Gürcülerden (Megreli-Lazi, Svani, Gürcü) oluşuyordu. Apkhazeti’ye yani Şervaşidze’lerin yönetim bölgesine gelince, orası Gagra sırtlarına kadar geliyordu. Apkhazeti’nin ötesinde ise Apkhazeti’den ayrılan ve bağımsız beyler tarafından yönetilen “Ciketi” başlıyordu. O dönemin etnik ve siyasi gelişmelerini yazan birkaç tarihi kaynak elimizde mevcut olup siyasi ve etnik gelişmeleri tam olarak analiz etmemize yardım ediyor.

Manuçar Dadiani’nin 1611 yılında ölümünden sonra Samegrelo Eristaviliği (Prensliği) tahtına II. Levan Dadiani (1611-1657) geçmiş, onun döneminde Samegrelo Eristaviliği özellikle güçlenmiştir. Levani'nin yaşının küçük olduğu zamanda prensliği yöneten kişi Saltanat vekili ve Saliparitiano yöneticisi (beyi) Giorgi idi. Levani, kendi yönetimi döneminde Apkhazeti’yi tekrar Samegrelo’ya bağlamayı başardı. O tarihlerde Samegrelo artık Osmanlı İmparatorluğu'nun vasalı sayılmasına rağmen Levan Dadiani bağımsız bir politika izlemeye başladı ve bazen de Türklere karşı aktif oluyordu. O, içerisine Abhazların da katıldığı Batı Gürcistan birleşik ordusu ile 1640 yılında Poti kalesini aldı ve yıktı. Onun bu yaptığının sonucunda Samegrelo’da olduğu gibi Guria’da ve Apkhazeti’de de artık Osmanlı garnizonları bulunmuyordu. Levan Dadiani Osmanlı karşıtı güçlerle aktif işbirliği yapıyordu, bunlar İran veya Kozaklar (Rus Kozakları) oluyordu.

1657 yılında II. Levan Dadidani öldü ve Odişi’de (Samegrelo) endişe ve karışıklık başladı. Abhazlar bu durumdan yararlandılar ve Beylerinin yönetiminde Odişi Prensliği'ne saldırılara başladılar. Samegrelo’da misyonerlik yapan Maria Dzampi (Katolik) şunu söylüyor; Samegrelo artık Samegrelo değil, çünkü savaşlar nedeni ile sefaletin son haddine gelmiş, harap olmuş durumdadır… Şimdi sürekli Abhazlar’ın saldıracağı endişesiyle kimse güvende değil… [1] Samegrelo yöneticisi III. Levan Dadiani 1681 yılında öldüğünde tahtın varisi Manuçar Gurieli’nin elinde rehin idi. Manuçar, Samegrelo’ya kendisi sahip olmak istiyordu ve taht varisini öldürdü. Şervaşidze bu durumdan yararlandı ve kendisini Samegrelo prensi ilan etti ancak 1683 yılında Liparitiani’nin faaliyetleri sonucu IV. Levan Dadiani (1683-1691) Odişi yöneticisi oldu. Bu olaylar sonucunda Odişi yani Samegrelo Prensliği esasen ikiye bölünmüş oldu. Enguri Nehrinin beri yakasını Dadiani yönetiyordu, batısını ise Şervaşidze. Şervaşidze tüm Samegrelo’ya sahip olmak için çaba göstermesine rağmen bunu başaramadı ancak Enguri’nin karşı yakasına kesin olarak yerleşti. Beyliğin tahtına Zegnak Şervaşidze’nin çıkmasından sonra Enguri’nin karşı yakasında bulunan topraklar doğrudan Apkhazeti’ye birleştirildi. Samegrelo yönetiminden çıkmış olmasına rağmen Apkhazeti Beyliği yine de İmereti Kralının hâkimiyetini tanıyordu. 1689 yılında V. Vakhtangi'nin oğlu, farklı tarihlerde İmereti ve Kakheti Kralı Arçili Apkhazeti’ye gittiğinde “Şervaşidze Zupu’da (Likhni - Gudauta ilçesi yakınlarında)  kral ile görüşerek ona büyük saygı gösterdi, kral bir süre Zupu’da kaldı” [2]

Zegnak Şervaşidze topraklarının genişliğini iki katına çıkarmasına rağmen onun tarafından “genişletilmiş Apkhazeti’nin” birleşik sınırları uzun süre korunamadı. XVII. Yüzyılın 90’lı yıllarında Zegnak öldükten sonra onun oğulları Apkhazeti’yi paylaştılar. Büyük oğlu Rostom, Bzipi Irmağı ile Kodori Irmağı arasındaki bölgeyi; ortanca oğlu Cikeşia Kodori Irmağı ile Ğalidzga Irmağı arasını ki bu topraklar daha sonra Abjua olarak adlandırıldı; en küçük oğlu Kvapus ise Ğalidzga ve Enguri Irmakları arasındaki, daha sonraki dönemlerde Samurzakano adı verilen bölgeyi aldı.

Böylece Apkhazeti’nin Odişi’den gerçek anlamda ayrılması XVII. Yüzyılın 70’li yıllarında gerçekleşti. Apkhazeti yöneticileri beylik sorumluluklarını ve Apkhazeti’ye hükmeden Samegrelo’ya tüm bağlılıklarını bıraktılar. Samegrelo’dan ayrılmalarına rağmen Şervaşidze sözde bir bağlılıkla ancak yine de İmereti Kralına doğrudan itaat ediyordu. Bununla birlikte bundan sonra Apkhazeti’nin tam olarak birleşik olmadığını, üç parçaya bölünmüş olduğunu belirtmek gerekir.

İtalyan misyoner Arkancelo Lamberti XVII. Yüzyılda, özellikle 1630-1649 yılları arasında Gürcistan’da, özellikle Samegrelo Eristaviliği'nde (Odişi Prensliği) yaşadı. O, ülkesine döndükten sonra “Şu anda Samegrelo denen, Kolkheti Yazıları” isimli, o dönemin Apkhazeti’sindeki siyasi ve etnik gelişmelerin anlaşılması için en önemli kaynak olan kitabını yayımladı. Lamberti Apkhazeti ve Samegrelo sınırı hakkında şunu yazıyor “eski şairler tarafından sıklıkla dile getirilen ünlü Kolkhida Karadeniz’in uç noktasında Asya’nın parçasıdır ve yerlileri buraya Odişi diye hitap ediyorlar, başkaları ise Samegrelo diyor. Kolkhida, İmereti ve Apkhazeti arasındadır. Doğusunda İmereti var, kuzeyinde ise Apkhazeti. İmereti’den onu ayıran, yerlilerin Rioni dedikleri ünlü Pazisi Nehri'dir… Rioni aynı şekilde Samegrelo ile Guria’yı da ayırır ve sonunda sakin şekilde denize ulaşır. …Kolkhida’nın Abhazlar yani Abaşalar tarafındaki sınırını da yerlilerin Kodori dedikleri bir nehir oluşturur ve bence bu nehir eski Koraksia’dır.” Lamberti daha sonra şunları ilave ediyor: “En son nehir Kodori’dir, bu Koraksi (eski) olmalıdır, çünkü Kolkhida’nın (eski tanımı ile) sınırı bir tarafta Pazisi, diğer tarafta Koraksi’dir; Pazisi Samegrelo’yu Guria’dan ayırdığı gibi Koraksi de Apkhazeti’den ayırır ve nasıl ki Pazisi’nin karşısında Megrelcenin yerini Gürcüce alıyorsa Koraksi’nin karşı yakasında da Abhazca Megrelce ile yer değiştirir.” [3]

 

Böylece, Lamberti’nin verilerine göre Apkhazeti ile Samegrelo arasındaki siyasi sınır Kodori sırtlarından geçmektedir, aynı şekilde etnik olarak da Kodori’nin karşısında Abhazlar yaşıyor ve kendi dillerinde konuşuyorlar. Bunun dışında, 1641 yılında bölgeyi gezen Türk seyyah Evliya Çelebi son derece dikkat çekici bilgiler vermektedir. Faşe Irmağı onun ifadesine göre Samegrelo ile Apkhazeti arasındaki sınırı oluşturuyordu, büyük olasılıkla bu Apkhazeti’deki en büyük nehir olan Kodori nehridir. Çelebi diyor ki: Faşe Çayı: Bu, Tuna kadar geniş bir ırmaktır. Bazı yerleri bir mil kadar geniş, en dar yeri yarım mildir. Derinliği, sekiz-on kulaç kadar gelir. İçinde Megrelistan ve Abaza vilayetine giden gemiler gezer. Yüz mil kadar yukarıya giderler. Karadeniz'in poyraz sonunda körfez  bir yerdedir. İstanbul ile buranın arası bin üç yüz mildir. Karadeniz'in bir ucu bu çaydır. Çıktığı yerler Megrelistan, Gürcüstan, Doğudan, Kabartay Çerkesistanı arasındaki Elburz Dağı'ndan, Obur Dağı'ndan, Sadşe Dağları'ndan biriken dereler olup, güneye doğru akarak Megrel ile Abaza arasında denize dökülür. Doğu tarafı baştanbaşa asi Megrel köyleriyle doludur. Batı tarafında Abazaların Çaçlar aşireti oturur. İki tarafı da ormanlık olduğundan, Abazalar Megrelleri, Megreller Abazaları kaçırıp esir tüccarlarına satarlar. '' Yani Türk gezginin yazdığına göre Kodori’nin doğusunda Megreller yaşıyor, yine Kodori’nin batı yakasında Abhaz Çaçi kabilesi. Evliya Çelebi Abhazlar’ın ülkesini de yazıyor. Çaçi kabilesi hakkında şunları söylüyor: “Çaçi kabilesi. Kendi aralarında Megrelce konuşuyorlar,  tıpkı Faşe Nehrinin beri yakasında, Samegrelo’da konuşanlar gibi. Onlar arasında asil insanlar var. Onların güçlü halkı var, yaklaşık 10.000 kişiler. Onların tamamı aynı dinden değil..” [4] Bu son derece önemli bir belgedir. Biz artık Lamberti’nin belgesinden biliyoruz ki Kodori’nin beri yakasında Megreller vardı, bu belge de bunu onaylamaktadır ancak, Megrel halkın ana dili sadece Samegrelo’da değil Apkhazeti’de de özellikle de büyük olasılıkla yöneticinin sarayının olduğu Sokhumi ve çevresini, Anakopia ve Gudauta ilçelerini de kapsayan Saşervaşidzeo bölgesinde de konuşuluyordu. Çünkü kullanılan ortak dil Megrelce idi ve bizim, Abaza grupları tarafından Apkhazeti’nin doğusunun kolonizasyonu ve bölgedeki Gürcülerin asimilasyon sürecinin henüz tamamlanmadığını söylemek için tüm dayanaklarımız mevcuttur. Yine önemli bir bilgi Evliya Çelebi tarafından veriliyor- “onların tamamı aynı dine mensup değil”. Bu hiç şüphesiz her şeyi onaylıyor. Buraya dışarıdan gelen Abhazlar pagan idiler, daha sonra Hıristiyanlığı benimsedikleri gibi yine Müslümanlığa ait elementleri de benimsediler (Türkler tarafından yayılan), Megreller ise Hıristiyan idiler. Yani Evliya Çelebi döneminin Apkhazeti’sinde yani Şervaşidze yönetimindeki bölgede Megrel-Abhaz halkı karışık idi ve bölgenin “Abhazlaştırılması” süreci tamamlanmamıştı. Evliya Çelebi anlatmayı sürdürüyor, deniz kıyısında onlarca kabile ve boy sayıyor. Psou Irmağının aşağı kesimleri Geç’lere aitti, onların doğusunda Gagra sırtlarında ve çevresinde Çandi’ler görünüyor, onlar Gagra’yı kendilerine ait görüyor. Gagra sırtlarının bu tarafında ise bildiğimiz gibi Apkhazeti Beyliği bulunuyordu. Çandi’ler hakkında şunu söylüyor. Çandi’ler kabilesi. Cesur insanlar. Sayıları yaklaşık 15.000 kişi. Onlar gerçek Abaza’dır..” Yine Evliya Çelebi birkaç kabile sonrası Sadze’ler bölgesini anlatıyor, “kuzeyde yüksek dağlarda Sadze’lerin bölgesi var… Sayıları 7.000 kişi, onlar cesur ve güçlüler..” [5] Dolayısıyla Evliya Çelebi’ye göre Sadze’ler ve Çandi’ler/Tsandi’ler birbirinden farklı kabilelerdi. Çandi adı Sanigia formudur, bu form Gürcü kabilelerinin yaşadığı o bölgede hala korunmuştur. Gördüğümüz gibi bu bölgenin “Abazalaştırılması” tamamlanmıştır. Abhaz bilim adamları tarafından Sanig’lerin Sadze’lere bağlanması görüldüğü üzere fazlası ile zayıf bir versiyondur. Onlar bu yüzyılda da farklı boylara aittir.

Çelebi’nin verdiği bilgilere göre o dönemi Apkhazeti Beyliği sınırları içerisinde hala çok Gürcü vardı, bunu tam olarak aynı dönemde ve bu bölgede olan Don Kristefore de onaylamakta olup birkaç soy adını da özellikle Şaraşia, Açabaia, Ciçavadze, Kasaia, Gimetia soy adlarını yazmıştır. Bu beş sülale adından 4 tanesi Gürcü soy adı olup beşinci sülale Açabaia’nın Açba’lardan geliyor olması muhtemeldir ancak Megrelce formdadır. Tüm bunlar bölgede bu dönemde hala Megrel elementlerin güçlü olduğunu onaylamaktadır.[6].

Apkhazeti ile Samegrelo arasındaki sınırın hala Kodori’den geçtiği dönemde Dadiani’ler Samegrelo sınırını Apkhaz saldırılarına karşı özellikle sağlamlaştırdılar. Antik dönemin istihkâm hattını yenilediler. Söz konusu istihkâm yapısı bölgede görev yapanların haritalarında ve tarihi kaynaklarda işaretlenmiştir. Örneğin birkaç versiyonu bulunan Lamberti’nin haritasında şöyle yazıyor: ''Murus sexginta millihus Passum ad coeveendos Abascoru incursus'' yani “duvar 60.000 adım (uzunluk), Abhaz saldırılarını püskürtmek için”. Çoğaltılmış Fransız versiyonunda Lamberti haritasından doğrudan tercümesi yer almaktadır: ''muraille de soixante milles pour arrêter les incursions des abbassas ''  [] Aynı duvar hakkında Kasteli tarafından yapılan Kolkheti haritasında da şu yazı mevcuttur: “Abaza saldırılarına karşı yapılmış 60 mil uzunluğunda duvar.” []. Bu duvar hakkında Fransız kuyumcu ve gezgin Jan Şardeni’nin anlattıkları da vardır. Şarden’in ifadesine göre: “Abhazlar Çerkeslere komşudur. Onlar Karadeniz kıyısında Çerkesler ve Samegrelo arasında 100 mil şeritlik alana sahiptir. Onlar Çerkesler kadar vahşi değildir fakat hırsızlığa ve soygunculuğa eğilimlidir… [7] Samegrelo sınırları hakkında ise şunu söylüyor: 10 Eylülde İsgauri’ye geldik. İsgauri Samegrelo’nun gazyağı-petrol limanıdır ve yazın çok iyidir. Orada Kolkhida’ya ticaret için gelen büyük gemiler duruyor, biz gittiğimizde orada yedi büyük gemi duruyordu. Bizim gemimizin kaptanı gemiyi 4 çapa ile demir atarak bağlattı. İsgauri ıssız ve insansız bir yerdir… Kolkhida Karadeniz kıyısındadır. Doğu sınırında Gürcistan’ın parçası olan, halkının İmereti dediği küçük bir krallık var. Güneyinde Karadeniz, batısında Apkhazeti, kuzeyinde Kafkas Dağları. Onun uzunluğu denizden dağlara kadardır ve genişliği Apkhazeti’den İmereti’ye kadar. Onun sınırlarını Koraksi ve Pazisi oluşturur – eski tarihçilerin bu isimlerle andığı nehirlere şimdi adı Kodori ve Rioni diyorlar. Bunlardan ilki Kolkhida ve Apkhazeti’yi ayırır, diğeri ise Kolkhida ile İmereti’yi. Kolkhida’nın uzunluğu 110 eciden fazladır (1 eci 3 mildir). Bunu sadece burada yaşayanların anlattıklarından biliyor değilim, bizzat kendim bu bölgeyi bir ucundan diğerine kadar gezdim. Bir zamanlar Samegrelo’nun kuzey tarafında Apkhazeti’yi engellemek için 60 eci uzunluğunda duvar vardı fakat uzun zaman önce bu duvar yıkıldı. Şimdi onun koruyucusu ve en büyük ümidi esirlerdir.” [8] Gördüğümüz gibi Abhaz saldırılarından korunmak için yapılan duvar bu dönemde yıkılmış olmasına rağmen Kodori Bölgesinde hala Megreller yaşamaktadır ve burası Samegrelo’ya bağlıdır. Şarden aynı zamanda bu bölgenin haritasını yapmış olup birçok nokta işaretlenmiştir.

Duvarın yıkılması ve Samegrelo’nun zayıflamasının ardından bir süre sonra Abhazlar topraklarını genişlettiler ve önce Ğalindzğa’ya kadar daha sonra ise Enguri’ye kadar olan bölgeyi ele geçirdiler. Vakhuşti Batonişvili’nin bildirdiğine göre: “Ve Samegrelo’da büyük bir bela (istila) vardı. Daha önce yazdığımız gibi daha çok Abhaz saldırıları; gemilerle ve aynı zamanda karadan geliyorlar, adam kaçırıyorlar, Egrisi Nehri'ne kadar (Ğalidzğa) toprakları ele geçiriyor ve kendileri yerleşiyordu. Ve Dranda ve Mokvi de Episkopos kalmadı” [9] Abhazların buraya nasıl geldikleri ve işgal ettikleri bu topraklara nasıl yerleştikleri kaynaktan açıkça görülüyor, aynı şekilde onların buraya ne zaman yerleştikleri, patrikliğin Odişi’nin (Samegrelo) kuzey batı bölgesini ne zaman terk ettiği ve Dranda ve Mokvi piskoposluklarının neden yok olduğu da görülüyor. Fransız Diua De Monpere’ye göre: “Prens Dadiani iki yüzyıl önce sınırı önce Anakopia’ya daha sonra ise Ğalindzğa’ya çekmek zorunda kaldı. Apkhazeti, bu zavallı ülke tıpkı vahşi Amerika gibi vahşileşti. Her yer harabe oldu, tüm kiliseler yıkıldı, medeniyetin tüm izleri silindi ve Enguri’ye kadar bir tek piskoposluk kalmadı.” [10] Yine sonraki dönemin Samurzakano’su hakkında O şunları yazıyor: “Burada karışık halk-Gürcüler ve Abhazlar yaşıyor ve farklı diller konuşuyorlar”. A. Daiçkov-Tarasov da Abhazları bu bölgeye göçle gelenler olarak kabul ediyor. Onun sözleri ile: Abhazlar her zaman şimdi yaşadıkları yerde yaşamıyordu; onların tarihsel verileri ve formasyonları kuzeyden geldiklerini ve Enguri’de durdurulana kadar Gürcü kabilelerini (Megrelleri) buradan sürdüklerini bize gösteriyor.  [11]

Sonuç olarak Abhazlar Kodori ve Ğalindzğa arasını ele geçirdikten sonra burada yaşayan Gürcü (Megreli-Lazi, Svani, Gürcü) halkın bir kısmını öldürdüler, bir kısmını köle olarak sattılar, bir kısmı doğuya doğru göç etti ve onlardan birçoğu yeni gelen Abhaz grupların arasında asimile oldu. Samegrelo yönetiminin dayanağı olan soylu tabaka yok oldu. Örneğin Kvapu Şervaşidze iki kez yemin ederek tutsakları köle olarak satmayacağına dair söz vermesine rağmen bu sözü yerine gelmedi. İlk olarak Davit Nemsadze’ye (1673-1696), daha sonra ise Grigol Lortkipanidze’ye (1696-1742) yemin etti. Boşalan yerlere ise Bzipi tarafından bir dizi Abhaz sülalesi göç ederek yerleşti.

 

Onise Gelaşvili

Gürcüceden çeviren: Erdoğan Şenol (ერეკლე დავითაძე)

 

Kaynakça

[1]  Recueil De Voyages Au Nord / 7/1725 IV
[2]  Kartlis Tskhovreba IV 
[3]  Recueil De Voyages Au Nord / 7/1725  III
[4]  Эвлия Челеби. Книга путешествия. (Извлечения из сочинения турецкого путешественника ХVII века). Вып. 3. Земли Закавказья и сопредельных областей Малой Азии и Ирана. М. Наука. 1983
[5]  Ibid
[6]  Kastel, Gürcistan hakkında bilgiler ve  album Sf. 80, 82, 134, 136, 171, 178
[7]  Voyages du chevalier Chardin en Perse et autres lieux de l'Orient – Vol I
[8]  Ibid
[9]  Kartlis Tskhovreba IV  
[10] Frédéric Dubois de Montpéreux -Voyage autour du Caucase, chez les Tcherkesses et les Abkhases, en Colchide, en Géorgie, en Arménie et en Crimée - Volume I ;Paris, Librairie de Gide, 1839
[11] А. Дьячков-Тарасов ''Бзыбская Абхазия''.Известия Кавказского отдела Императорского Русского географического общества (ИКОИРГО). Том 18. Выпуск 1.Тифлис - 1905 с 65

 

 

Kategorideki Diğer Yazılar